kokoşluk


kokoşluğa bodoşlama atlayarak söyleyeyim kadınların aralarındaki "bugün kokoşluğum üzerimde" ya da "kokoş olalım şekerim" vb. muhabbetlerden zerre hazzetmem. Kokoş kelimesinden ürperiyorum en başta. kokoşşş!! totoş bile daha güzel geliyor kulağıma. totoş arkadaşım göker mesela. (bkz. totoş burada tonton anlamında kullanılmıştır.)


Bu aralar insanın kendisi için süslenmesi, karşı cins için süslenmesi, kedisi için süslenmesi vb. konuları düşünüyordum. Sonradan fark ettim ki durum bende tamamen bilinçli kararlar üzerinden işliyor. Kafamda çizilmiş resimler ve adları var. Ben hangisi olmak istiyorsam hemen o resimdeki kıyafeti geçiriyorum benliğime.


Lisans son sınıftayken seneye şöyle başladım: Bu sene sadece öğrenci olacağım. Saçlarımı bile taramayacağım. Ders çalışan, okuyan, düşünen ve bunları umursamayan biriyim. Hokus pokus.. izumi kot ve tişört dışında bir şey giymeyen çalışkan öğrenci oluveriyor. Bunu biraz abartmış olmalıyım ki iş görüşmesine de öylece gittim. Görüşmeyi yapan kişi Pınar Kür. İlk uyarımı alıyorum: "izumiciğim tamam haftaya gel ama artık öğrenci değilsin biraz dikkat et kendine."


Halbuki kafamdaki asistan tiplemesi de yukarıdaki resimden farklı değil. Asistan dediğin akademik araştırma insanıdır, sabahlara kadar ders çalışır, şiş gözlerle okula gelir, yine kot ve kazak giyer.


Kazın ayağı öyle tanımlarla, resimlerle gitmiyor bir zaman sonra. İlk önce tikky'nin ne olmadığını öğreniyorsun know-how ile. Biraz stylish olmanın kimseye zararı olmaz diye başlıyorsun, fön çektirmek hoşuna gidiyor zamanla, sonra makyaj malzemelerin çeşitleniyor ve aralarından gereksizleri atmayı biliyorsun (fondoten, göz altı kremi, beyaz far.) Atmaktan söz açılmışken, mezuniyet döneminde alınan kilolar da atılıyor. Geriye yine pantolon ve kazak kalıyor. Ara sıra da etek, eh belki bir elbise, ve tabii uzun elbise-kazaklar...


Buraya kadar tamam ama... Dün vefakar, cefakar sırt çantalarım ve düz taban ayakkabılarım da gitti. Yerine topuklu siyah pabuçlar, antrasit rengi çoraplar, kocaman bavul çantalar eklendi.


Şikayetçi miyim? Aynaya bakınca "bu kim" diyor muyum? Hayır.


Sebebi ne olursa olsun, nasıl görünürse görünsün kişi, hatta kim olursa olsun ve ne yapıyorsa yapsın; iğreti ve de eğreti durmasın. Artiz olmak iyidir. ağlamaya lüzum yok; makyajımız akmasın.


(bugün de didaktik bir mesajla toparlayabildik postu, şükür.)