born into brothels


Dün çok güzel bir film izledim. Zana Brisky'nin Oscarlı filmi "Born into Brothels". Docu-drama bir film. Zana Calcutta'da kaldığı yıllarda bir grup çocuğa fotoğrafçılık öğretmeye başlar. Çocuklar, kendi temsiliyetlerini kendileri gerçekleştirirler. Kendi gözlerinden hayatlarını resmederler. Zana, zamanla bu fuhuş batağında, sağlıksız koşullarda yaşayan çocuklar için bir şeyler yapmaya çalışır. Hintli çocukların her birinin benzer hayatları ama farklı gözleri vardır. Acaba "kurtarmak" nedir?




İzlerken bir sürü şeye canımın sıkıldı: filmin kurgu aşamasında dönüştüğü "beyaz kadının fedakarlığı" mesajı, çocukların bilmemeleri gereken gerçeklerin, onlara yakıştıramadığım olgunluğun içinde büyümeleri, sonuçta bu projenin sadece bir elin parmakları kadar çocukla sınırlı olması vb. şeyleri göz ardı edersek filmden çıkardıklarım bana fazlasıyla yetti:


- Gerçeklik olgusuna en yakından sahip olanlar çocuklarmış. Onların evreninde hüzün ve sevinç, siyah ve beyaz, artılar ve eksiler bizlerdeki gibi mantıksal ve doğrusal bir şekilde kademe kademe değişmiyor. Her şey içiçe, her şey ani, hızlı değişiyor. Sorgulamadan geçmiyor.


- Batılı algılara sahip olanlar için, eğitimi ve "gelişimi" reddeden çocuklar yüzünden başarısızlık olarak adlandırılan bu proje bence tam da bu yüzden bir başarı öyküsüdür. Yaşıtlarından farklı olarak onlara başka bir hayatın mümkün olduğu ve seçme haklarının olduğu gösterildi. Çocuklardan eğitim almaya devam etmeyenlere acımayı oldukça gülünç buluyorum. Sanılanın aksine çocuklar bağlı bulundukları çemberden, içine doğdukları hayattan ve kaderden kopmayı büyüklerden iyi bilirler. Eğer fahişe olacaklarının kesin olduğu bir hayata geri dönüş söz konusuysa bu sadece bizim "seks işçiliği" algılarımızın onlardan farklı oluşuyla ilgilidir.


-Ailelerinin isteğiyle okuldan alınan çocukların baskı görmediklerini söylemiyorum. Aile bağlarının ve sevginin en kabul edilmez şekilde koşullandırılmış kavramlar oldugunu her zaman iddia etmişimdir. Ancak kimse Londra'ya eğitim için gitmiş Hintli çocuğun mutlu olduğunu, ailesinin yanındakinin ise mutsuz olduğunu iddia edemez. Aile ve cehalet en büyük güçtür ve mutluluğu tetikler. Ne olursa olsun yapılan seçimlerin sonuçlarıyla yaşam anlamlı olur. Ailesinin yanında fuhuş yapan bir kız, bilineni tecrübe edecektir.


-Çocukların gözleri o kadar güzel ki... Onların gözlerini değil; baktıklarını görünce bu çok daha net oluyor.


Zana, şu an hala bu çocukların nerede ne yaptıklarını takip ediyor.


ps. filmi izlemek isterseniz benden ısrarla isteyiniz.